İş Hukuku

İş Hukuku

İş hukuku, çalışma hayatı içerisinde yer alan tüm aktörleri ve bu aktörler arasındaki ilişkileri inceleyen bir hukuk dalıdır. Tabii ki çalışma sosyolojisi içerisinde ve yaşamın tamda göbeğinde yer alır. İnsanları hayata bağlayan en önemli unsur iştir. Doğup büyüyen ve kendi ayakları üzerinde duran her birey, iş hayatına atılmasıyla ekonomik özgürlüğünü kazanmış olur. Böylelikle iş hukukunun da bir parçası haline gelir.

İş sağlığı ve güvenliği (isg) hukuku, iş hukukunun bir parçasıdır. Özellikle yönetim sistemleriyle bir bütün olarak değerlendirirsek, üretimdeki SIFIR HATA prensibine SIFIR KAZA prensibini de eklememiz gerekir. Böylelikle isg hukukunun iş hukukundaki yeri daha iyi anlaşılır.

İş Hukuku
İş Hukuku

İş Hukuku ve İşçi

Günlük hayatımızda işçi kavramı yerine artık ÇALIŞAN kavramını kullanmayı tercih ediyoruz. Ancak 4857 sayılı iş kanunumuzda işçinin tanımı yapılmıştır. Kanuna göre işçi, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişidir. İşçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir. İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime ise iş yeri denir.

İş Hukuku ve İşveren

Yine kanuna göre işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren denir. İşveren adına hareket eden ve işin, iş yerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur. Böylelikle işverenin karar mekanizmasının başındaki kişi olduğunu anlıyoruz. Çünkü işveren iş yerindeki tüm unsurların sorumluluğunu taşır.

İşvereninin Sorumluluğu

İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz. İşveren bu hususları iş yerinde tam olarak sağlamaktan sorumludur. Bunlar en temel insan haklarıdır. Bunun yanında üretimin olması gerektiği gibi tekniğine uygun yürütülmesi gerekir. Üretim unsurlarının bir ahenk içinde ve amacına uygunluğun dışına çıkmadan işletilmesi ve yönetilmesi gerekir. Ne demek istiyoruz?

Çalışanların yaptıkları işle ilgili mesleki eğitimlerinin tam olması gerekir. Bunun yanında iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uyum sağlayacak bir bilinç düzeyinde olmaları gerekir. İş ekipmanlarının kullanım kılavuzlarına uygun şekilde kullanılması gerekir. Özellikle iş ekipmanlarının güvenlik donanımlarının bozulmaması hayati önem arz eder. Tüm bunlara ilaveten çalışma ortamının bu kurallara uygun şekilde tasarlanması ve düzenlenmesi gerekmektedir. En tepedeki insan işveren bunları sağlamakla yükümlüdür.

İşverenin Tazminat Ödemesi Durumu

İşverenler, çalışanlarının iş sözleşmesini sonlandırdıklarında kendilerine “kıdem tazminatı” ödemek zorundadırlar. Kıdem tazminatı çalışanın iş yerinde bulunduğu süreye ve aldığı ücrete göre belirlenir. Bunun yanında iş kazası ve meslek hastalıkları sonucunda da işverenin sorumluluğuna göre işveren tarafından birtakım tazminatlar ödenmesi gerekebilir.

Maddi ve Manevi Tazminat

Yaşanan olay iş kazası veya meslek hastalığı ise maddi ve manevi tazminat davasından bahsedebiliriz. Özetle çalışan işi nedeniyle bedensel veya ruhsal bir özre uğramışsa iş kazası / meslek hastalığı meydana gelmiştir. Bunun sonucunda kazazede veya bakmakla yükümlü olduğu yakınları iş mahkemelerinde tazminat davası açabilirler. Ayrıca unutmamak gerekir ki, bu tazminatlar bir zenginleşme aracı değildir. Amaçları sadece görülen zararın giderilmesidir.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı

Destekten yoksun kalma tazminatı, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu hayatını kaybedenlerin yakınlarına ödenen özel bir tazminattır. Zarar gören kişi hayatını kaybettiği için tazminat hakkını ileri süremez. Borçlar Kanunu, menfaat dengesini sağlayabilmek amacıyla hayatını kaybeden kişinin yakınlarına haksız fiilde bulunan kişiye karşı ileri sürebilecekleri bir hak temin etmektedir.

Rücu Tazminatı

Rücu hakkı, Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) ödediği tazminat tutarını, iş kazasının veya meslek hastalığının nedeni olan kusurlu kişiden veya diğer ilgili taraflardan talep etmesi işlemidir. Böylelikle, SGK, sigortalıya ödemiş olduğu tutarı geri alır.

İşverenin İdari ve Cezai Sorumluluğu

İşverenin iş kazası ve meslek hastalığının ortaya çıkacağını bilerek ve isteyerek hareket etmesi kasti kusurdur. Hukuka aykırı sonucu istememekle birlikte, sonucu önlemek için durumun gerektirdiği dikkat ve özeni göstermemesi ise ihmaldir.
Borçlar Kanununa göre alacaklı hakkını kısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bundan mütevellit zararı tazmine mecburdur.

Kusursuz sorumluluk kişinin kusurunu gerektirmeyen bir sorumluluk biçimidir. Burada sadece zarar ile olay arasında illiyet bağının kurulması yeterli olmaktadır. Sorumluluğun doğması için, failin kusurlu olması aranmamakta, belirli bir olayın veya durumun varlığı sorumluluğun doğması için yeterli sayılmaktadır.

İş sağlığı ve güvenliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeyen işveren İSG Kanununda yer alan bir takım idari yaptırımlarla karşı karşıya kalacaktır. İdari yaptırımlar, idare tarafından araya herhangi bir yargı kararı girmeden doğrudan doğruya uygulanmaktadır. İdari yaptırımların amacı cezalandırmadan çok, bozulan hukuki düzenin yeniden kurulmasıdır.

  • İşin Durdurulması veya İşyerinin Kapatılması
  • İşçilerin Çalışmaktan Alıkonulması
  • İdari Para Cezaları

İşveren ile Sözleşme Yapma ve Sonlandırma Usulü

Sözleşme yapma serbestisi, sözleşme yapıp yapmama konusunda işveren ve işçinin özgür olmasıdır. Herkes kendi isteği ile bir sözleşmenin tarafı olabilir. Yani kendi iradesi ile borç altına girebilir. Ayrıca kimse istemediği bir sözleşmeyi yapmaya
zorlanamayacağı gibi istediği bir sözleşmeyi yapmaktan da alıkonulamaz. Sözleşme yapmayı kabul etmek haktır. Ayrıca bir sözleşme ilişkisine girmemek de kanuna ve hukuka uygun bir hakkın kullanımıdır. Borçlar Hukukuna göre irade özgürlüğü ilkesi hâkimdir. Bu ilkenin hukuk düzleminde yansıması sözleşme serbestisi şeklinde olur.

Tam Süreli ve Kısmi Süreli Çalışma

İşçinin normal haftalık çalışma süresi 45 saattir. Tam süreli çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az çalışan işçi kısmi süreli çalışandır. Kısmi süreli çalışan işçi, haklı bir neden olmadıkça, kısmi süreli olmasından dolayı tam süreli emsal işçiye göre farklı işleme tâbi tutulamaz.

İş Hukuku ve Çalışanın Sorumluluğu

Çalışanların uygulamaya konulan eğitim programları çerçevesinde İSG eğitimlerine katılma, eğitimlerde edindiği bilgileri yaptığı iş ve işlemlerde uygulama, bu konudaki talimatlara uyma yükümlülükleri bulunmaktadır. Ayrıca çalışanlar iş yerindeki iş ekipmanlarını kurallara uygun şekilde kullanmalıdırlar. Bunların güvenlik donanımlarını bilmeleri gerekir. Özellikle bu donanımları keyfi olarak çıkaramaz ve değiştiremezler. Özellikle kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımları doğru kullanmak ve korumakla görevlidirler.

Çalışanlar sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın tehlikeyle karşılaştıklarında derhal haber vermeleri gerekir. Özellikle koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde kesinlikle haber vermeleri gerekir. Çalışanlar iş yerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda ilgililerle işbirliği yapmalıdırlar. Çalışanın iş yerine sarhoş olarak gelmesi yasaktır.

İSG Profesyonellerinin Görevleri

İş güvenliği uzmanı, isg teknikeri, iş yeri hekimi ve iş yeri hemşiresi literatürde İSG profesyonelidir. Özetle rehberlik;

  • risk değerlendirmesi çalışmalarına katılma,
  • çalışma ortamı gözetimi,
  • sağlık gözetimi,
  • eğitim,
  • bilgilendirme,
  • kayıt altına alma ve ilgili birimlerle işbirliği yapmak görevleri vardır.

Similar Posts

3 Comments

  1. Tamer hocam elinize emeğinize sağlık, çok faydalı net ve güzel bilgilere değinmişsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir