Türkiye’de İSG Kavram ve Kuralları
| | |

Türkiye’de İSG Kavram ve Kuralları

Türkiye’de İSG kavram ve kuralları, işyerlerinde çalışanların sağlığını ve güvenliğini korumayı amaçlar. Aynı zamanda bu yasal düzenlemeler ve kurallar içeren bir kavramdır. İSG, iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemeyi hedeflemektedir. Ayrıca işverenlerin ve çalışanlarının sağlığını ve buna bağlı olarak güvenliğini sağlama yükümlülüğünü belirlemektedir. İş Sağlığı ve Güvenliği konuları Türkiye’de aşağıdaki kavramlar ve kurallar çerçevesinde düzenlenmiştir:

  • İSG Kanunu: Türkiye’de İSG’nin temel yasal düzenlemesi “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu”dur. Bu kanun, işverenlerin çalışanlarının sağlığını ve güvenliğini koruma yükümlülüğünü düzenler. Kanun, iş kazaları, meslek hastalıkları ve iş sağlığı güvenliği konularını içerir.
  • İSG Yönetmeliği: İSG Kanunu’nun uygulamasını detaylandıran İSG Yönetmeliği, işyerlerinde alınması gereken önlemleri yanısıra risk değerlendirmesini ve eğitimi düzenler.
  • İSG Politikaları: İşverenler, İSG politikaları oluşturmalı ve çalışanlarla paylaşmalıdır. Bu politikalar, işyerindeki İSG hedeflerini, sorumlulukları buna bağlı olarak da taahhütleri içermelidir.
  • Risk Değerlendirmesi: İşverenler, işyerindeki tehlikeleri tanımlamak ve risk değerlendirmesi yapmak zorundadır. Bu değerlendirme aynı zamanda işyerinde alınması gereken önlemlerin belirlenmesine de yardımcı olur.
  • İSG Eğitimi: İşverenler, çalışanlara İSG eğitimi vermelidir. İSG eğitimi, çalışanların işyerindeki tehlikeleri tanımalarına, güvenli çalışma yöntemlerini öğrenmelerine ve böylece iş sağlığı güvenliği kurallarına uymalarına yardımcı olur.
  • İSG İzinleri: Tehlikeli işlerde çalışan işyerleri, İSG izinlerine tabidir. İSG izinleri, işyerinin belirli güvenlik standartlarına uygun olduğunu onaylar.
  • İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı: İşyerlerinde belirli sayıda çalışanı olan işverenler, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı istihdam etmelidir.
  • İşyeri Denetimleri: Türkiye’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve ilgili kuruluşlar, işyerlerini düzenli olarak denetler. Bu denetimler, İSG kurallarına uyulup uyulmadığını belirlemek için oldukça önemlidir.

Türkiye’de İSG kavramı ve kuralları

Bilinmelidir ki Türkiye’de ve Dünyada İSG kavram ve kuralları değişkenlik göstermektedir. Türkiye’de İSG kavramı ve kuralları iş sağlığı ve güvenliğini korumayı amaçlar. İşverenler, bu kurallara uymak ve yanı sıra çalışanların güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Ayrıca, çalışanlar da İSG kurallarına uymakla sorumludur ve iş sağlığı güvenliği eğitimlerine katılmak zorundadır. Bu önlemler, iş kazalarını ve meslek hastalıklarını azaltmayı amaçlar.

Sanayi Devrimi koşulları, Osmanlı İmparatorluğu içerisinde oluşmadı. Bu nedenle İSG kavram ve kurallarının gelişimi ülkemizde geç başladı. Yine de İSG ne ilişkin ilk işaretleri Osmanlı Tanzimat Döneminde görebiliriz.

Osmanlı İmparatorluğu Tanzimat ve Meşrutiyet süreçleriyle Batı Avrupa ülkelerine siyasal ve ekonomik olarak yakınlaşmıştır. Osmanlı İmparatorluğu böylelikle sanayileşme sürecinin bir parçası haline gelmeye başlamıştır. Böylece İş sağlığı ve iş güvenliği alanına yönelik ilk düzenlemeler Osmanlı dönemi içinde meydana gelmiştir.

Türkiye’de İSG Kavram ve Kuralları
Türkiye’de İSG Kavram ve Kuralları

Türkiye’de İSG Kavram ve Kuralları: Osmanlı Dönemi

  • 1865 tarihli Dilaver Paşa Nizamnamesi İSG kavram ve kurallarının gelişimi açısından ilk düzenlemedir. Nizamname günümüzde tüzük, yönetmelik, yönerge gibi yasal düzenlemeleri ifade eder. Bu nizamname, dönemin padişahının onayından geçmedi ama Zonguldak Ereğli Kömür Havzası’nda uygulandı. Bu nizamname 100’e yakın maddeden oluşuyordu.
  • Önemli maddeleri;
  • Gündelik çalışma süresini 10 saate düşürmesi,
  • İşçilere dinlenme süreleri verilmesi
  • İşçilere barınma imkanının sağlanması
  • İşçi ücretlerinin öncelikli olarak ödenmesi ve işe hazır bekleyen işçilere bekleme sürelerinde de ücret ödenmesiydi.
  • Nizamnamede, denetim düzeneği ortaya konulmadığı için, işçiler açısından olumlu görülebilecek bir takım düzenlemeler de gerektiği şekilde uygulanmadı.

1869 tarihli Maadin Nizamnamesi ile Dilaver Paşa Nizamnamesinin eksikleri kısmen giderilmiştir. “Maadin” kelimesi madenler, metaller anlamına gelmektedir. Şimdi bu önemli nizamnamenin en önemli maddelerine bir göz atalım;

  • Angarya çalıştırma sistemi tümüyle ortadan kaldırılması,
  • Maden mühendislerinin yetkilerinin artırılması,
  • İş kazalarının idareye bildirilmesi,
  • Madenlerde doktor ve eczane bulundurulması,
  • İş kazası sonucunda tazminat ödenmesi,
  • Kusuru bulunan işverenin para cezası ile cezalandırılmasıdır.

1876 yılında ilk medeni kanun olan Mecelle yürürlüğe girdi. Osmanlı’da Mecelle büyük boy kitap anlamına gelmektedir. Bu önemli kanun ile birlikte İSG kavram ve kurallarının gelişimi açısından;

  • Kusurlu durumlarda işverene tazmin yükümlülüğü
  • Ücretlerin ayni (nakit dışı mal ile) olarak ödenmesi yasaklanması
  • Günlük çalışma süresinin gün doğumundan batımına kadar uzatılabileceği
  • İşçinin çalışmaya hazır halde bulunması durumunda ücrete hak kazanacağı maddeleri yürürlüğe konuldu.

Türkiye’de İSG Kavram ve Kuralları: Cumhuriyet Dönemi

Türkiye’de sanayileşmeye dair temel atılımlar Cumhuriyet döneminde başlamıştır. Dolayısıyla iş sağlığı ve iş güvenliğine dair düzenlemelerin asıl bu dönemde yoğunlaştığını söyleyebiliriz.

10.09.1921 tarihli ve 151 sayılı Ereğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amalesinin Hukukuna Müteallik Kanun ile birlikte madenlerde 18 yaşından küçük olanların çalıştırılması yasaklanmıştır. Ayrıca gündelik çalışma süresi 8 saatle sınırlandırılmıştır.

1923 tarihli İzmir İktisat Kongresinde işçilerin haklarının korunmasına yönelik birtakım kararlar alınmıştır. Daha sonra, 1924 yılında 394 sayılı Hafta Tatili Kanunu çıkmıştır. Hemen ardından, 1925 tarihli ve 2739 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir.

1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu işverenin, işçinin uğrayabileceği tehlikeler karşısında lüzumlu tedbirleri alması gerektiğini, aksi takdirde uğranılan zararları tazmin edeceği hükme bağlanmıştır.

1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’yla çalışma hayatına düzenlemeler getirilmiştir. Kanun, kadın ve çocukların korunmasını zorunlu kılmıştır. Ayrıca en az 50 işçi çalıştıran işyerleri içerisinde hekim bulundurma zorunluluğu getirmiştir. Buna bağlı olarak belirli büyüklüğe sahip işyerlerinde revir veya hastane kurulması yükümlülüğüne yönelik düzenlemeler yapılmıştır.

1936 tarihli ve 3008 sayılı İş Kanunu, Türkiye’de çalışma hayatını düzenlemek amacıyla meydana getirilen ilk iş kanunudur. Kanun iş sağlığı ve iş güvenliği alanında da düzenlemelerde bulunmuştur. Kanunun uygulanması için çok sayıda tüzük meydana getirilmiştir.

1945 tarihli ve 4763 sayılı Kanun ile birlikte Çalışma Bakanlığı kurulmuştur. 1946 yılında ise; Çalışma Bakanlığı’nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun çıkarılmıştır. 1945 yılında 4792 sayılı İşçi Sigortaları Kurumu ve 4772 sayılı İş Kazaları ve buna bağlı olarak meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunu yürürlüğe girmiştir.

1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile dağınık halde bulunan sosyal sigorta uygulamalarını tek bir çatı altına alınmıştır. Yine 1964 tarihinde İş Sağlığı ve Güvenliği Müfettişliği Örgütü, daha sonrasında ise; İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi (İSGÜM) kurulmuştur.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu

2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 2008 yılında kademeli olarak yürürlüğe girmiştir. Çalışma ilişkilerinin niteliğiyle bağlantılı olarak farklı sosyal güvenlik kanunlarına tabi olanları tek çatı altında toplanmıştır.

3008 sayılı İş Kanunu’nun yerine 1967 yılında 931 sayılı İş Yasası çıkarılmıştır. Fakat bu yasa Anayasa Mahkemesi tarafından usul yönünden bozulmuştur. Bunun üzerine, hiçbir değişiklik yapılmaksızın 1971 tarihli ve 1475 sayılı yeni bir İş Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanun iş sağlığı ve iş güvenliği yönünden çıkarılan tüzük ve yönetmeliklerle beslenmiştir. Böylece önceki iş kanununa oranla çağdaş ve geniş anlamda ayrıntılı düzenlemeler getirmiştir.

Avrupa Birliği’ne uyum sürecinin de etkileriyle 2003 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu kabul edilmiştir. Ancak 4857 sayılı İş Kanunu’na dayalı olarak iş sağlığı ve iş güvenliği alanında pek çok yönetmelik çıkarılmıştır.

İş sağlığı ve iş güvenliği alanında çıkarılan bu yönetmelikler, Avrupa Birliği normlarından direkt olarak çevrilmesi sebebiyle sıklıkla eleştirilmektedir. Bu yöntemin yerine Türkiye sorunsalı içinde, teknik iş güvenliği önlemlerini ayrıntılı bir şekilde düzenleyen yönetmeliklerin çıkarılmasının daha doğru bir metot olacağı dile getirilmektedir.

Son olarak; 20.06.2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kabul edilmiş ve kanunun yayımlanmasından itibaren 6 aylık süreçte 4857 sayılı Kanuna ait bazı maddeler yürürlükten kalkmıştır.

Kaynakça

  • DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, Özal ÇİÇEK, Mehmet ÖÇAL, HAK-İŞ Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi Cilt: 5, Yıl: 5, Sayı: 11 (2016/1) ISSN: 2147-3668

Similar Posts

One Comment

Comments are closed.