Sanayi Devrimi Öncesi İSG
|

Sanayi Devrimi Öncesi İSG

Sanayi Devrimi öncesi İSG tarihi, endüstriyel üretim yöntemlerinin geleneksel üretim yöntemlerine dönüştüğü dönemlere dayanmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği kavramı, sanayi devriminden önce, tarım toplumları ve el emeği ile üretim yapan topluluklar için daha az önemliydi, çünkü endüstriyel üretim süreçleri, tehlikeleri ve riskleri artırdı.

Sanayi Devrimi, 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın başlarında İngiltere’de başladı ve endüstriyel üretim süreçlerini kökten değiştirdi. Bu dönemde, fabrikaların ve yanısıra makinaların yaygınlaşması, işçilerin büyük ölçekli fabrikalarda çalışmaya başlamasına neden oldu. Ancak bu yeni üretim yöntemleri, işçiler için daha fazla tehlike ve risk oluşturdu.

İşçilerin çalışma koşulları o dönemde çok kötüydü ve iş kazaları sıkça meydana geliyordu. Ancak, İSG önlemleri ve yasaları bu dönemde henüz yeterince gelişmemişti. İlk işçi koruma yasaları ve İSG önlemleri 19. yüzyılın ortalarına doğru yavaşça gelişmeye başladı.

1844 tarihli İngiltere’deki Kötü İşçilerin Korunması Yasası (Factory Act of 1844), işçilerin çalışma saatlerini ve çocuk işçilerin çalışma koşullarını düzenleyen önemli bir yasadır. Bu yasa, İSG konusunda ilk somut adımlardan biriydi.

Sanayi Devrimi öncesinde iş sağlığı ve güvenliği, modern standartlara kıyasla oldukça sınırlıydı. Ancak endüstriyel dönemin başlaması, işçi hakları ve iş sağlığı konularına daha fazla dikkat çekti ve bu alanda düzenlemelerin yapılmasını teşvik etti. Bu süreç, İSG’nin daha iyi düzenlenmesi ve işçilerin daha iyi korunmasının ilk adımlarının atıldığı bir dönemi işaret eder.

Sanayi Devrimi Öncesi İSG
Sanayi Devrimi Öncesi İSG

Sanayi Devrimi Öncesi İSG Kavram ve Kurallarının Gelişimi

İSG hakkında ilk kaynaklar Mısır piramitlerinin inşasına kadar dayanmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği o yıllarda bilinmemesi nedeniyle bir çok insan iş sahalarında hayatını kaybetmiştir. Özellikle Mısır piramitlerinin yapımı esnasında birçok kazalar meydana gelmiş ve birçok insan yaşamını kaybetmiştir. Antik Mısır’da mimar ve mühendis olarak çalışmasının yanısıra hekim ve rahiplik de yapmış olan Imhotep (M.Ö. 2600’lü yıllar) piramitlerde çalışanların özellikle bel sorunlarına dikkat çekmiştir.

İş sağlığı ve güvenliği, Babil’in tarihin bilinen ilk yasaları olan Hammurabi Kanunları‘nda yer almaktadır. M.Ö. 2000’li yıllarda işvereni ölümle cezalandırmaya varan cezalar bulunmaktadır.

İş sağlığı ve iş güvenliği kavramlarıyla ilgili bilinen ilk yazılı kaynaklara; ünlü filozof Herodot’a dayanmaktadır. Heredot ilk defa çalışanların veriminin artması için çalışanların yüksek enerji taşıyan besinlerle beslenmesi gerekliliğini vurgulamıştır.

Hipokrat ilk kez kurşunun toksik etkilerinden söz etmiştir. Daha sonra Nicander, Hipokrat’ın kurşuna yönelik çalışmalarını geliştirmiştir. Çalışmalarında kurşunun zararlı etkilerden ve bu etkilerden korunmaya yönelik tedbirlerin alınması gerekliliğini vurgulamıştır.

Plini ise; tehlikeli tozlara karşı korunmanın sağlanabilmesi amacıyla çalışanların başlarına torba geçirmeleri gerekliliğini ifade etmiştir. Günümüzde bu tür uygulama sağlık açısından uygun olmasa da Plini döneminin önemli gelişmelerden biridir.

Roma döneminin önemli düşünürlerinden Yunan hekim Dioscorides Pedanius, Roma ordusu adına tıbbı araştırmalar yapmıştır. Çalışmalarını “İlaç Bilgisi Üzerine” (Peri Hyleslatrikes) adlı kitabında ilaçları sınıflandırmıştır. Sınıflandırmalarında zehirli maddeleri bitkisel, hayvansal ve mineral kaynaklı olarak üç başlık altında değerlendirmiştir.

Yine Roma döneminin ünlü düşünürlerinden Juvenal‘da konu hakkında bazı çalışmalarda bulunmuştur. Juvenal, çalışanların ayaklarında oluşan varis oluşumuna ve demircilerde görülen göz hastalıklarına değinmiştir. Pergamonlu Dr. Galen ise; gladyatörlerin tedavi gördüğü hastanenin başhekimi olarak bilinir. Çalışmalarında gladyatörlerle diğer insanların vücut yapılarını karşılaştırmıştır. Buna göre sürekli beden hareketlerinin, yani sportif aktivitelerin sağlıklı yaşam için oldukça önemli olduğunu belirtmiştir. Galen, spor hekimliği kavramının kurucusu olarak kabul edilir.

Feodal Dönemde İSG Kavram ve Kurallarının Gelişimi

Köle emeğinin son bulması ve emeğin toprağa bağlanmasının sağlanmasıyla birlikte Feodal dönem başlamıştır. Bu dönem içerisinde sağlık ve güvenlik sorunlarına yönelik ParacelsusAgricola ve Ramazzini’nin önemli çalışmaları olmuştur.

Paracelsus, madenlerde çalışanları hakkında çalışmalar yapmıştır. Daha sonra gördüğü kurşun ve cıva zehirlenmelerinden de bahsettiği “De Morbis Metallici” adlı eserini yazmıştır. Bu eser ilk iş hekimliği kitabıdır. Dünyadaki ilk mineroloji bilgini olan Agricola ise; yazdığı “De Re Metallica” adlı kitabını yazmıştır. Kitap zamanının jeoloji, madencilik ve metalürji bilgilerini kapsayan önemli bir yapıttır. Bu eserde, maden ocaklarının havalandırılması gerekliliğini ifade etmiştir. Kitap iş sağlığı ve güvenliği kuralları açısından oldukça değerlidir. İş ve sağlık arasındaki korelasyonu açıkça ifade etmesinin yanısıra korunma yöntemlerini de önermiş olmasıdır.

İş Sağlığının Babası

Dr. Bernardino Ramazzini 1713 yılında meslek hastalıkları kitabı “De Morbis Artificum Diatriba” yazmıştır. Kitapta iş sağlığı kavramının kurucusu ve babası kabul edilmektedir. Kitabın içeriğinde mevcut sağlık riskleri arasında kimyasal maddeler, tozlu ortamlar, ağır metallere yer verilmiştir. Bunların haricinde, tekrarlanan ve şiddetli hareketler, hatalı duruşlar ve hastalık yapıcı ortam etkenleri ele alınmıştır. Aynı zamanda alınacak güvenlik önlemlerine geniş yer verilmiştir önerilmiştir. Ramazzini, işyerlerindeki çalışma ortamlarındaki olumsuz koşulların düzeltilmesi ile birlikte iş veriminin de artacağını ifade etmiştir. Aynı zamanda bugünkü anlamıyla ergonomiden de ilk kez bahsetmiştir. Ergonomi, işçinin çalışma şekli, iş ve işçi uyumu, işçinin sağlığı ve aynı zamanda iş verimi olarak tanımlanır.

Sanayi Devrimi sonrası İSG yazımızı da okumanızı tavsiye ediyoruz.

Kaynakça

  • DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, Özal ÇİÇEK, Mehmet ÖÇAL, HAK-İŞ Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi Cilt: 5, Yıl: 5, Sayı: 11 (2016/1) ISSN: 2147-3668

Similar Posts