Sanayi Devrimi Sonrası İSG
| | |

Sanayi Devrimi Sonrası İSG

Sanayi Devrimi sonrası İSG, endüstriyel dönemin büyümesi ve gelişimi ile birlikte daha fazla önem kazandı. Sanayi Devrimi, 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın başlarında başlayan bir dönemdir. Fabrikaların, makinaların ve büyük üretim tesislerinin yaygınlaşması ile karakterizedir. Bu dönemde İSG ile ilgili çeşitli gelişmeler yaşanmıştır:

  1. İşçi Sendikaları: Sanayi Devrimi sonrası işçiler, daha iyi çalışma koşulları ve güvenceler talep etmeye başladılar. İşçi sendikaları, işçilerin haklarını ve iş güvenliği konularını savunmak için kuruldu. Sendikalar, işçi haklarına dair kolektif mücadelelerde önemli bir rol oynadılar.
  2. İSG Yasaları: Sanayi Devrimi sonrası dönemde, birçok ülke İSG ile ilgili yasaları ve düzenlemeleri kabul etti. Bu yasalar, işçilerin çalışma koşullarını ve güvenliklerini iyileştirmeye yönelikti. Örneğin, çocuk işçilerin çalışma saatleri ve koşulları gibi konularda düzenlemeler yapıldı.
  3. Teknolojik Gelişmeler: Sanayi Devrimi sonrası dönemde, İSG uygulamalarını ve teknolojilerini geliştiren önemli ilerlemeler kaydedildi. Güvenlik ekipmanları, iş makineleri ve diğer teknolojik gelişmeler, işyerlerinde iş kazalarını azaltmaya yardımcı oldu.
  4. Mesleki Eğitim: İşçilere iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitim verilmesi önem kazandı. İşçiler, tehlikeleri tanıma, güvenli çalışma yöntemlerini öğrenme ve güvenlik ekipmanlarını kullanma konularında eğitildi.
  5. İSG Kültürü: Sanayi Devrimi sonrası dönemde iş sağlığı ve güvenliği bir kültür haline geldi. İşverenler ve işçiler, iş güvenliğine daha fazla özen göstermeye başladılar. İşyerlerinde güvenlik kuralları ve prosedürler daha sıkı bir şekilde uygulandı.

Sanayi Devrimi sonrası İSG, iş dünyasında ve toplumda büyük bir değişim ve farkındalık yarattı. Bu dönem, işçi hakları ve iş sağlığı ile ilgili ilerlemelerin temelini atmıştır. Günümüzde, İSG hala önemli bir konudur. Birçok ülke, işçilerin güvenliğini ve sağlığını korumak için çeşitli yasal düzenlemeler ve standartlar uygulamaktadır.

Sanayi Devrimi Sonrası İSG
Sanayi Devrimi Sonrası İSG

Devrim öncesi İSG

Sanayi Devrimi öncesi İSG tarihi, endüstriyel üretim yöntemlerinin geleneksel üretim yöntemlerine dönüştüğü dönemlere dayanmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği kavramı sanayi devriminden önce, tarım toplumları ve el emeği ile üretim yapan topluluklar için daha az önemliydi. Çünkü endüstriyel üretim süreçleri, tehlikeleri ve riskleri artırdı.

Sanayi devrimi sonrası İSG yaklaşımları

Sanayi devrimi sonrası İSG de kavram ve kuralların gelişimi

18. yüzyılın ilk yarısı içerisinde ilk olarak İngiltere’de ortaya çıkan Sanayi Devrimi ile birlikte var olan iktisadi ve sosyal düzenek çökmüştür. Bu aşamada Kapitalizm adı verilen, “özgür” emeğin piyasa adlı mekanizmaya emek gücünü sunmuştur. Böylece insanların yaşamını idame ettirmeye çabaladığı yeni bir düzen oluşmuştur. Ardından ilk sanayi evresinde atölyelerin kullanıldığı görülmüştür. Daha sonra ise; gelişen teknolojiyle birlikte büyük makinelerin yer aldığı fabrika sistemi gözlenmektedir. Tarihin hiçbir safhasında görülmediği kadar üretim artışı meydana gelmiştir. Buna bağlı olarak işçi sınıfı giderek büyümüştür. Böylece işçi sınıfının çalışma koşulları, yaptıkları işlerin çalışma sürelerinin giderek uzaması gibi sorunlar ortaya çıkmıştır. Çocuk ve kadın işçilerin kötü ve ağır koşullarda çalıştırılması gibi riskler oluşmaya başlamıştır. Bu riskler sonucu meydana gelen iş kazalarıyla birlikte birtakım sağlık ve aynı zamanda güvenlik sorunları ortaya çıkmıştır.

İngiltere’de PERCİVAL POTT’UN baca temizleme işlerinde çalışanların testis kanserine yakalanmalarına yönelik bir dizi çalışma gerçekleşmiştir. Buna bağlı olarak fabrikalarda baca temizleme işlerinde çocuk işçilerin kullanımı yasaklanmıştır. Aynı dönemde 1788 tarihli Baca Temizleyicileri Kanunu çıkarılmıştır. Özellikle ROBERT OWEN gibi fabrikatörler, kendi fabrikalarında çalışma sürelerini kısaltmıştır. Ardından, belirli yaşın altındaki çocukları çalıştırmama kararı alınmıştır. Ayrıca kendi fabrikasındaki işçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesi yönünde eylemsel çabalarda bulunmuştur. 1802 tarihinde ilk Fabrikalar Kanunu çıkarılmıştır. Bununla birlikte çocuk işçilerin çalışma süreleri gündelik 12 saat ve haftalık 58 saat olarak sınırlandırılmıştır. Bu kuralların uygulanması için MİCHEL SADLER’İN 1832 yılında parlamentoya yasa önerisi sunulmuştur. 1833 tarihinde yürürlüğe giren Fabrikalar Kanununa kadar çocuk işçi çalıştırma sürelerinde iyileştirme mümkün olamamıştır.

İSG ve çocuk işçiler

1833 tarihinde çıkarılan Fabrikalar Kanununa bağlı kalınmıştır. Yasaya uygun olan 9 yaşın altındaki çocukların çalıştırılması, 18 yaşından küçük işçilerin gece çalıştırılması yasaklanmıştır. Gündelik 12 saatten daha fazla çalıştırılmalarına yasak getirilmiş ve fabrikalar düzenli olarak denetlenmiştir. Ardından bu yasa ile birlikte ilk defa iş müfettişlerinin görevlendirilmesi düzenlenmiştir.

1842 tarihinde yürürlüğe konulan bir başka yasal düzenlemeyle kadınların ve 10 yaşından küçük çocukların madenlerde çalıştırılması yasaklanmıştır. 1844 tarihli yasal düzenlemede fabrikalar içerisinde işyeri hekimi bulundurulması zorunluluğu getirilmiştir. Böylece tehlikeli yerlerde çalışan işçilerin sağlık kontrolleri de sağlanmıştır.

“On Saat Yasası” 1847 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte çalışma süreleri daha da düşürülmüştür. Buna bağlı olarak işyerlerinin denetim yapısı oluşturulmuştur. 1895 tarihinde yapılan düzenlemeyle tehlikeli bazı meslek hastalıklarının bildirimi zorunlu hale getirilmiştir. 1900 yılında yürürlüğe giren hukuksal düzenlemelerle; işe giriş ve periyodik sağlık muayeneleri, tehlikeli işler için özel muayeneler, meslek hastalığı bildirimi, çalışamaz duruma gelenler ve sakatlananlara yönelik olarak özel rapor hazırlanması gerekliliği kurallara bağlanmıştır.

Diğer ülkelerde İSG kavram ve kurallarının gelişimi

İngiltere’de meydana gelen bu değişimler Avrupa ülkeleri içinde emsal teşkil etmiştir. Almanya’da 1849, İsviçre’de 1840, Fransa’da 1842 (Villerme Raporu) yılında iş sağlığı ve güvenlği kavram ve kuralları yasalaşmıştır. Amerika Birleşik Devletlerinde ise; 1919 yılında Harvard Üniversitesi’nde ilk kadın öğretim görevlisi olan ALİCE HAMİLTON, yaşamının 40 yılını işyeri hekimi olarak mesleki zararlar konusundaki araştırmalara adamıştır. Bu konuya yönelik olarak; bakır madenlerinde silikoz, suni ipek sanayiinde karbon sülfür ve civa madenlerinde ise; civa zehirlenmeleri üzerine çalışmıştır. Aynı yıllarda; SSCB sağlık politikasının baş mimarlarından olan ALAXANDER SEMASHKO, sağlık hizmetlerinin bağımsız bir şekilde ele alınmasına ve koruyucu önlemlere yönelik politikalar üretmiştir, tüm özellikle 1920’li yıllar boyunca birçok araştırma merkezi ve enstitünün kurulmasını sağlamıştır.

Sosyal sigorta uygulamaları 1880’li yıllar ile 1920’ler arasında Bismarck Almanya’sı başta olmak üzere Batı Avrupa’nın birçok sanayi ülkesinde uygulamaya geçti.

İSG kavram ve kurallarının gelişimi açısından yapılan araştırmalar

Tüm bu yasal düzenlemelerin yanında İSG kavram ve kurallarının gelişimi açısından birtakım araştırmalar da yapıldı. 17’nci yüzyılda VAUBAN ve 18’inci yüzyılda BELİDOR, iş organizasyonunun gerekliliğini vurguladılar. 19’uncu yüzyılın başlarında ise; VAUCANSON ve JACKUARD, işletmeler içerisinde otomatik makinelerin geliştirilmesi gerekliliğine vurgu yaptılar. Çalışma ortamları içerisinde bilimsel yöntemlerle iş analizi çalışmalarının mimarı olan TAYLOR ise; insan fizyolojisi ile yapılan iş arasındaki ilişkiye vurgu yapan çalışmalarda bulunmuştur. 18’inci yüzyılda TİSSOT, ilk kez hastanelerde meslek hastalıklarının tedavisi için özel bölümlerin kurulmasını önerdi. 19’uncu yüzyılın başlarında PATİSSİER ise; yaşanan iş kazası ve meslek hastalıklarına yönelik istatistikî çalışmalara katkı sağladı. PATİSSİER iş kazası ve meslek hastalığı zararlarını incelemeye aldı.

Uluslararası Çalışma Örgütü / ILO

1919 yılında Birinci Dünya Savaşı sonrasında uluslararası sahada kurulan Uluslararası Çalışma Örgütü (International LabourOrganisation / ILO), başlangıçta Birleşmiş Milletlere bağlı bir organizasyon olarak kurulmuştur, 1946 yılında Birleşmiş Milletler ile imzaladığı bir antlaşma ile bağımsız bir uzmanlık kuruluşu halini almıştır.

Fordizm Rejimi ve İSG Kavram ve Kurallarının Gelişimi

Bu rejimde emek gücüyle gündemde olan işçi sınıfı kitleleri, aynı zamanda kapitalist birikim sürecinin sadık birer tüketicisi olarak da başat bir rol aldı. Üretimde yer alan işçiler özel yaşamları da dâhil olmak üzere kontrol altına alındı. Böylelikle can kayıplarının önüne geçilecektir. Ayrıca işçilere yüksek miktarda ücretler ödenerek satın alma güçleri arttırılmıştır.

Fordist üretim süreci Amerika’da oluşmuş ve hızla Avrupa’ya yayılmıştır. Keynesyen refah devleti politikalarıyla birleşen Fordist üretim süreci, İSG kavram ve kurallarının gelişimi noktasında önemli bir temel rolü oynadı.

İş kazası ve meslek hastalığı maliyetleri sosyal sigorta uygulamaları ile kamusallaştırılmıştır. Böylelikle bu yük toplumsallaştı. Kaza ve hastalık sonucu ortaya çıkan tahribat topluma yayılarak gizlenmiştir. Devlet İSG alanını genel kamu sağlığının korunması isimli bir refah politikası olarak tanımladı.

1970’lerden itibaren firmaların fiziksel ve hiyerarşik yapılarında teknik dönüşümler oldu. Otomasyon sisteminin de giderek genişlemesiyle beraber çok fonksiyonlu makineler öne geçti. Böylelikle Fordizm sonrası (Post-Fordizm) süreç başladı. Ortaya çıkan bu yeni düzenin temel noktası niteliksiz, düşük ücretli ve iş güvencesinden yoksun bir emekçi kitlesi olmuştur.

Post Fordizm süreciyle; kamu sağlığı adına hareket eden devlet mekanizmasının koruyucu düzenekleri, müdahaleleri giderek geri planda kalmıştır.

Kaynakça

  • DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, Özal ÇİÇEK, Mehmet ÖÇAL, HAK-İŞ Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi Cilt: 5, Yıl: 5, Sayı: 11 (2016/1) ISSN: 2147-3668

Similar Posts